10 Aralık 2013 Salı

23 Ekim 2013 Çarşamba

20 Ağustos 2013 Salı

RESİM SAATİ - 2




GEÇTİ DOST KERVANI - PİR SULTAN ABDAL


HER ZAMAN SEVDİM - HASAN HÜSEYİN KORKMAZGİL


FOTO PORTRE : ALEXANDER RODCHENKO



ALEXANDER RODCHENKO
( 5 Aralık 1891 – 3 Aralık 1956), Rus sanatçı, heykeltıraş, fotoğrafçı ve grafik tasarımcısı, konstrüktivizm'in kurucusudur. 
Sovyet Devriminin ardından parlayan en yaratıcı konstrüktivist ve produktivist sanatçılardan biriydi. Fotomontaj ve fotoğrafçılığa başlamadan önce ressam ve grafik sanatçısı olarak çalıştı. Resimleri sosyal içerikleri olan, yenilikçi ve ressam estetiğine aykırı çalışmalardı. Resimlerini genellikle sıradışı açılardan çeker -genellikle fazlaca yüksek ya da fazlaca alçak- ve kabul görme isteğini ikinci planda tutardı.

ALEXANDER RODCHENKO'NUN 
FOTOĞRAF ÇALIŞMALARINDAN SEÇKİLER









18 Ağustos 2013 Pazar

BİR RESİM OLARAK - AHMET ERHAN



Bir Resim Olarak

Önceden bir tutam hüzündüm- işte nasıl bilirsen 
Ayaklarımı savurur da sonra toplardım sokaklardan evlere 
Akşam olurdu; eşiklerde durur boyası dökük kapıları aralardım 
Aklımda binlerce kitap adı ve binlerce şiirle. 

Eski püskü bir resim olarak kimliğimde taşıyorum 
Şimdi çocukluğumu 
Ceplerimde papatyaları unutmaktan sanık ellerim 
Bir ırmağın kaynağında dinelip, denize kavuşmayı 
Düşlüyorum gün boyu 
Kulaklarımda uğultusu motor seslerinin. 

Göğün saçlarımla dalaştığını bilmesem, buna bir ad verirdim 
Sofrada beni bekleyenlere ağaçları gösterirdim ya da 
Çiçekli masa örtüsüne aldanarak dönüverirdim 
O kırlara 
Vitrinlere cepleriyle bakan insanları görmesem, buna 
Bir ad verirdim 
Aklım her gün sorularla uğunmasa 
Belki de dünyayı bir anahtar deliğinden gözlemekle 
Yetinecektim 

Önceden bir tutam hüzündüm- işte nasıl bilirsen 
Ayaklarımı savurur da sonra toplardım sokaklardan evlere 
Akşam olurdu; eşiklerde durur boyası dökük kapıları aralardım 
Aklımda binlerce kitap adı ve binlerce şiirle... 

1976
Ahmet Erhan ( 1955 - 2013 )


Ankara doğumlu şair, Gazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirmiş, Ankara’nın özel öğretim kurumlarında Türkçe-Edebiyat öğretmenliği yapmıştı.
Adana Demirspor Genç Takımı'nda futbol oynadı. O yıllarda geçirdiği ağır sakatlık döneminde şiir yazmaya başladı. 1976’da Militan dergisinde topluca yayınlanan şiirleriyle dikkat çekti.
Hayatının büyük bir bölümünü Ankara’da geçiren Erhan, 'Ankara-İstanbul Karatreni' kitabında anlaşılabilen nedenlerle, 2001 yılında İstanbul’a yerleşti.
Bir süredir gırtlak kanseri tedavisi gören Ahmet Erhan, 2013 yılının ağustosunda öldüğünde 55 yaşındaydı.
Kitapları arasında; Alacakaranlıktaki Ülke (1981) - Behçet Necatigil Şiir Ödülü, Yaşamın Ufuk Çizgisi - Akdeniz Lirikleri (1982), Ateşi Çalmayı Deneyenler İçin (1984), Deniz, Unutma Adını! (1992) - Yunus Nadi Armağanı, Öteki Şiirler 1976-1991 (1993), Sevda Şiirleri / Zeytin Ağacı (1993), Çağdaş Yenilgiler Ansiklopedisi (1997) - Cemal Süreya Şiir Ödülü, Halil Kocagöz Şiir Ödülü, Köpek Yılları (1998), Ölüm Nedeni: Bilinmiyor (1998), Resimli 'Ahmetler' Tarihi (2001), Bugün De Ölmedim Anne - Toplu Şiirler (2001), Ankara - İstanbul Karatreni (2001), Ne Balık Ne De Kuş (2002), Kaybolmuş Bir Köpek İlanı (2003)
Şehirde Bir Yılkı Atı (2005) - Behçet Aysan Şiir Ödülü, Buz Üstünde Yürür Gibi - Seçme Şiirler (2006), Sahibinden Satılık (2008) - Melih Cevdet Anday Şiir Ödülü

3 Ağustos 2013 Cumartesi

ÇÎROKEK GELÊRÎ : SEYRÊ ( AMADE KIRIN : NECAT GÜNDEM )

      Nava demekî berê de, welatê Hesenan û Heyderan de, sê mîr dijîyan. Ev her sê mîr jî, kurên mîrên mezin û dewlemend bune. Navê mîrê mezin Qol Mistefa, navê mîrê navî Qol Silêman û navê mîrê piçûk Qol Qasim bu. Dîyên Qol  Mistefa û Qol Silêman yek bu, lé belé Dîya Qol Qasim  ji wan cuda bû.

Xwîşkekî wan mîran hebu.  Navê wê 
“ Seyré ” bu. Dîya Seyré û Qol  Qasim yek bu.

Seyrê Xatun çardeh – panzdeh salî bû. Delaltîya Seyré Xatun, nav gelek welatan de wek destaneke mezin dahate gotin.

Li cem birayên Seyrê, li cem mîran, ciwanek hebû. Alîkarîya wan dikir. Navé wî “ Elîyé Mamed ” bû. Ciwanek jêhatî bu. Elîyê Mamed kur apê wan bu. Nalet navé feqîrîyé be. Qedera Elîyé Mamed jî, ji bo feqîr û bêpere bû, li cem kurên apê xwe xulamtî dikir.
Rojek mêvanên sê mîran hatibu. Mêvanên Mîran bi hezar hespan hatibun. Xizmeta mêvanan jî, li ser pişta Elî ma bû. Xwarna wan amade kiribû. Dema xwarinê de Mîrê mezin gazî Elî kir :
-        Elî! Kuro Elî! Zu were. Xwarin qirika mêvanan de maye. Hare av bîne.
Elî jî, nava Qesir de digerî ya ku av bibîne. Xwe, bé misade odeya dawî xist. Derî vekir u çi bibîne. Seyré runiştî ye u xwe eyné temaşe dike û poré xwe şe dike. Elî, li ber delaltîya Seyré gelek heyran ma bu. Seyrê u Elî  wê rojê hevdî dîtibun û evîndarê hevdî bûbûn.
Seyrê, dema berê de nizani bu, Elî kurapé wê ye. Lê belê paşî hîn bû bu û mesela wî ji   Elî gohdarî kiri bu.
Rojek Seyré ji Elî re got,
-        Eger ku hez kirina te, hez kirineke rast be, min birevîne.
Elî got :
-  Seyré! Der ji min berde. Nikarim ez te birevînim. Zilma mîran  mezin e û zor e. Ez lawekî feqîr û belengaz im. Ez ê çawa te birevînim. Tu kesekî jî nasnakim. Keleha Comanîyé de Îskané Gulîxan Beg heye. Navê wî bihîstîme. Qet wî jî nedîtîme.
Seyrê ji Elî re got:
-   De rabe! Min birevîne Keleha Comanîyê. Îskanê Gulîxan Beg, navê Mîrîtî yê reş nake û me li ba xwe wê bistirîne.
Elî jî bê çare gotinên Seyrê bawer kir û Seyrê revand, bir Keleha Comanîyê. Çun ber hizura Îskané Gulîxan.
Îskanê Gulîxan, wan gohdarî kir û ji wan re got:
-        Netirsin. Win ê li ba min bimînin. Tu kes nikare we ji vir ê derx e.
Lê belê, dilê Îskanê Gulîxan jî, li ber delaltî ya Seyrê helîyabu.

Îskanê Gulîxan, roja dinê, wa her du evîndarî, bi mahrekî sexteyî zewicand. Cihên wan jî eynî odeyé amade kir û wan şand odeya zavatî yê. Elî u Seyré çun odeya xwe u razan. Derengîya şevê, Îskanê Gulîxan, bi şurên xweyî tuj çu odeya Elî û Seyrê. Elîyê reben li nav nivîn de kuşt. Seyrê, bi qêrîn u hawarî, xwe ji wirê xilaskir u revîya daristane.

Seyrê, bi heftîya, nav daristanê de ma. Seyrê, bi ejalê hov re bûbu heval û dost. Rojek, Seyrê, nav daristané de feqîyekî medrese yê dîti bu. Jê re Çîroka xwe got.
- Feqîyê birayên ezîz! De hare welatê Heyderan û Hesenan. Li wirê Qol Qasim bibîne. Çîroka min hawar u qêrîna min bigîjîne birayé min î Qol Qasim.
Feqî jî, bil ez çu welatê Heyderan u Hesenan. Qol Qasim gerîya û dît. Çîroka Seyrê jê re got. Hêstirê Qol Qasim mînak barana Xezebê ji çavên dahat xwar.
“ Wey kurapê min î cengawer Elîyê Mamed, û wey xwîşka minî delal Xatuna Seyrê. Çi qewimî ye li ser serê we.
Qet neseknî. Bi hezaran kesan li ser hespan erîşî Keleha Comanî yê kir u Îskanê Gulîxan Beg kuşt. Nav daristan ê de xwîşka xwe gerîya û dît.

Êşa Elîya Mamed, her tim dilê Seyrê de şîn dabu. Ji ber vî yekî jî qet nezewicî



31 Temmuz 2013 Çarşamba

ŞÎRET - JÎLA HUSEYNÎ ( 1964 - 1996 )



Öğüt

Vakit gelir de nazlı bir kızı
evinin gelini yaparsan
sana tavsiyem
ona göz kulak ol
parmaklarımın kokusu kalmasın
saksıda, duvar ve pencerelerinde



Dese ki:
"Solgun bir gül kokusu
geliyor burnuma"
De ki:
"Canım
inan
senden başka
gül yok dünyada."
Sakın ha adımı anıp da
küstürme evinin mutluluğunu


Olur da bir kadın görürsen
bedeni kederle örtülü
gözleri ölgün ve hüzünlü
dudakları kuru ve çatlamışsa
ve bana benzetmişsen
ürperip de
demeyesin, bu düşkünün resmi
hatıradır
geçmişimin albümünde






Jîla Huseynî 


1964 yılında İran'ın Seqiz şehrinde dünyaya geldi. Hakim olan babası Mehran Huseynî'nin çok zengin bir kütüphanesi vardı ve ölmeden önce kızının çalışmalarına sürekli destek sunmuştu. Şair de 15 yaşında şiir yazmaya başladı fakat hayat ona uzun yaşama şansı vermedi. 1996 yılında Tahran'a gelen Kürt şair Şêrko Bêkes'i karşılamaya giderken trafik kazasında hayatını kaybetti. Şair'in iki kitabı ile birlikte birkaç öyküsü de yayınlandı. Jîla Huseynî'nin Türkiye'de ilk kez bir kitabı "Mirina Rojê (Güneşin Ölümü)" adıyla çıktı. Kitabına yazdığı önsözde Şêrko Bêkes, şair için şöyle diyor: "Ben onun mektuplarından yakından biliyorum şiir aşık'tı, Jîla'da maşuk'tu". Kadın, şehid, nasihat, aşk, yakarış ve daha bir çok imge ve konuyu işlemiş Jîla Huseynî kitabında.


YEŞİLİN ÖZGÜR TONU


GOTINÊ PÊŞÎYEN KURDA









18 Temmuz 2013 Perşembe

ÖZGÜRLÜK - PAUL ELUARD



Özgürlük

Okul defterlerime 
Sırama ağaçlara 
Kumlar karlar üstüne 
Yazarım adını 

Okunmuş yapraklara 
Bembeyaz sayfalara 
Taş kan kağıt veya kül 
Yazarım adını; 

Yaldızlı tasvirlere 
Toplara tüfeklere 
Kralların tacına 
Yazarım adını 

Ormanlara ve çöle 
Yuvalara çiğdeme 
Çın çın çocuk sesime 
Yazarım adını 

En güzel gecelere 
Günün ak ekmeğine 
Nişanlı mevsimlere 
Yazarım adını 

Gök kırpıntılarına 
Güneş küfü havuza 
Ay dirisi göllere 
Yazarım adını 

Tarlalara ve ufka 
Kuşların kanadına 
Gölge değirmenine 
Yazarım adını 

Fecrin her soluğuna 
Denize vapurlara 
Azgın dağın üstüne 
Yazarım adını 

Bulutun yosununa 
Kasırganın terine 
Tatsız kaba yağmura 
Yazarım adını 

Parlayan şekillere 
Renklerin çanlarına 
Fizik gerçek üstüne 
Yazarım adını 

Uyanmış patikaya 
Serilip giden yola 
Hıncahınç meydanlara 
Yazarım adını 

Yanan lamba üstüne 
Sönen lamba üstüne 
Birleşmiş evlerime 
Yazarım adını 

İki parça meyvaya 
Odama ve aynaya 
Boş kabuk yatağıma 
Yazarım adını 

Obur köpekçiğime 
Dimdik kulaklarına 
Acemi pençesine 
Yazarım adını 

Kapımın eşiğine 
Kabıma kacağıma 
İçimdeki aleve 
Yazarım adını 

Camların oyununa 
Uyanık dudaklara 
Sükütun ötesine 
Yazarım adını 

Yıkılmış evlerime 
Sönmüş fenerlerime 
Derdimin duvarına 
Yazarım adını 

Arzu duymaz yokluğa 
Çırçıplak yalnızlığa 
Ölüm basamağına 
Yazarım adını 

Geri gelen sağlığa 
Kaybolan tehlikeye 
Hatırasız ümide 
Yazarım adını 

Bir tek sözün şevkiyle 
Dönüyorum hayata 
Senin için doğmuşum 
Seni haykırmaya 

Özgürlük 

Paul Eluard 

Çeviri : M. C. Anday - O. V. Kanık

DÎLBER - FEQÎYÊ TEYRAN





ERŞÊ MUELLA - EHMEDÊ XANÎ




4 Temmuz 2013 Perşembe

BİR BABANIN GÜNÜYLE DİYALOĞU - NECAT GÜNDEM

Bir Babanın Günüyle Diyaloğu

Ekmek soğanla çorbanın 
Soframdan 
Derdin tasanın işsizliğin 
Kafamdan 
Yine eksik olmadığı 
Yeni gün; 
Söyle hele 
Bugün günlerden nesin 
Adın ne 
Ötekilerden farkın ne 
Diğer gündaşların gibi 
Bütün yaşamımı 
Bana söyleyeceğin 
Bir merhaba ve elvedaya mı sığdıracaksın 
Yoksa 
Umutlarımın kapısını mı bana aralayacaksın 

Hiçbirini yapmayıp da 
Defol mu diyeceksin 
Ardına kadar açtığın ölüm kapısını göstermekle 

Ama bil ki ey günüm 
Yiğitlik mertlik demek 
Dürüstlük demek 
Ne diyeceksen de artık 
Çocuklarım beni evde beklemekte 
Ağlamasınlar artık 
Gözyaşlarına yazık 

Ekmek yerine miras diye 
Çocuklarıma bırakacağım 
Ama benden çaldığın umutlarımı 
İyisi mi ver artık 
Sen yoluna akşam karanlığına 
Bense bir sonraki sabahıma 
Pırıl pırıl güneşime.

Necat Gündem

BETONARME - NECAT GÜNDEM


AMA NERDE ? - NECAT GÜNDEM